21 Ekim 2011 Cuma

Bir Yönetici Düşünün


Bir yönetici düşünün ki, kendisinin önayak olduğu bir yasanın çıkarılmasının üzerinden 6 ay bile geçmeden tümden değiştirilmesini istesin. Bir yönetici topluluğu düşünün ki, bu çabaya imza ile desteğini bildirsin. Bir meclis düşünün ki, anayasası olmayan bir ülkede önüne ikinci defa gelen bu isteği dinlesin, görüş bildirsin. Evet, burası Türkiye. Burada şike de yapsanız ceza alamazsınız. Özellikle de büyük camialarsanız.

Futbolu yöneten kaymak tabakanın futbolun adaleti ile çok ilgileri olmadığını biliyorduk. Tribünleri rahatlatmak ve hakemleri baskı altına almak için yapılan maç sonu konuşmaları ve videolu sunumlar ile her yılın belli dönemlerinde mağdur pozisyonunda olmayı yeter gören yönetici tabakası, bu söylediklerini adli mercilerden duyarsa, ilgili kulubün arkasında dururmuş, bunu da öğrendik.

Evet, belki netleşmiş bir şey yok. Henüz iddianame bile açıklanmadı. İddianame açıklansa dahi sonucu belli belirsiz bir mahkeme aşaması bizi bekliyor. Ancak, bu denli baskının olduğu bir davada, tarafsız, adil bir karar alınmasını nasıl bekleyebiliriz ki? Adalet yönlendirilmiştir. Süreçten zararsız çıkması için bu kadar çaba sarfedilen kulübün yargılama aşamasında hakimlerin insiyatifiyle cezasız kurtulması o kulübün suçsuz olduğunu mu gösterecektir? Yoksa yıllar yılı süregelecek bir tribün kavgasının pimi mi çekilmiştir?

Sadece Beşiktaş’ın değil, Türkiye futbol camiasının en düzgün insanlarından Süleyman Seba’nın bir konuşmasında dediği gibi, “Adalete güvenmek lazımdır.” Ancak bunu şiar edinmiş bir camianın liderliğini üstlenen Yıldırım Demirören, şike suçlarının kişilere maledilmesini, kulüplerin bu işten zarar almamalarını sağlayarak, “futbolu kurtaran kişi” olacağını zannetmektedir. Beşiktaşlılık duruşu kavramına sıkı sıkıya bağlı olduğunu söyleyen bir taraftar grubuna sahip olan camia, o duruşu sadece işine geldiğinde kullanmaktadır.

Adil ve güzel oyuna inanan,  iyi huyluluğu, alçakgönüllülüğü kendine temel edinmiş insanların varlığının azaldığı Beşiktaş tribünleri oluşan bu durumu yalnızca meşhur besteleriyle mi geçiştirecektir? Futbolun iliklerine kadar pisliğe battığı şu ortamda, kulübünün üzerine sülük gibi yapışmış bir başkan tarafından yönetilen Beşiktaş’ın taraftarı, belki de sadece futbol taraftarları, protesto etmek için neyi beklemektedir?

Şimdi protesto zamanıdır. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder