Bir yönetici
düşünün ki, kendisinin önayak olduğu bir yasanın çıkarılmasının üzerinden 6 ay
bile geçmeden tümden değiştirilmesini istesin. Bir yönetici topluluğu düşünün
ki, bu çabaya imza ile desteğini bildirsin. Bir meclis düşünün ki, anayasası
olmayan bir ülkede önüne ikinci defa gelen bu isteği dinlesin, görüş bildirsin.
Evet, burası Türkiye. Burada şike de yapsanız ceza alamazsınız. Özellikle de
büyük camialarsanız.
Futbolu yöneten
kaymak tabakanın futbolun adaleti ile çok ilgileri olmadığını biliyorduk.
Tribünleri rahatlatmak ve hakemleri baskı altına almak için yapılan maç sonu
konuşmaları ve videolu sunumlar ile her yılın belli dönemlerinde mağdur
pozisyonunda olmayı yeter gören yönetici tabakası, bu söylediklerini adli
mercilerden duyarsa, ilgili kulubün arkasında dururmuş, bunu da öğrendik.
Evet, belki
netleşmiş bir şey yok. Henüz iddianame bile açıklanmadı. İddianame açıklansa
dahi sonucu belli belirsiz bir mahkeme aşaması bizi bekliyor. Ancak, bu denli baskının olduğu bir davada, tarafsız, adil bir karar alınmasını nasıl
bekleyebiliriz ki? Adalet yönlendirilmiştir. Süreçten zararsız çıkması için bu
kadar çaba sarfedilen kulübün yargılama aşamasında hakimlerin insiyatifiyle
cezasız kurtulması o kulübün suçsuz olduğunu mu gösterecektir? Yoksa yıllar
yılı süregelecek bir tribün kavgasının pimi mi çekilmiştir?
Sadece
Beşiktaş’ın değil, Türkiye futbol camiasının en düzgün insanlarından Süleyman
Seba’nın bir konuşmasında dediği gibi, “Adalete güvenmek lazımdır.” Ancak bunu
şiar edinmiş bir camianın liderliğini üstlenen Yıldırım Demirören, şike
suçlarının kişilere maledilmesini, kulüplerin bu işten zarar almamalarını
sağlayarak, “futbolu kurtaran kişi” olacağını zannetmektedir. Beşiktaşlılık
duruşu kavramına sıkı sıkıya bağlı olduğunu söyleyen bir taraftar grubuna sahip
olan camia, o duruşu sadece işine geldiğinde kullanmaktadır.
Adil ve güzel
oyuna inanan, iyi huyluluğu,
alçakgönüllülüğü kendine temel edinmiş insanların varlığının azaldığı Beşiktaş
tribünleri oluşan bu durumu yalnızca meşhur besteleriyle mi geçiştirecektir?
Futbolun iliklerine kadar pisliğe battığı şu ortamda, kulübünün üzerine sülük
gibi yapışmış bir başkan tarafından yönetilen Beşiktaş’ın taraftarı, belki de
sadece futbol taraftarları, protesto etmek için neyi beklemektedir?
Şimdi protesto zamanıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder