Futbol kulüpleri
tüm dünyada tüketim toplumu ve popüler kültüre dayalı sistemin en sağlam
dişlisi olarak, para kazanan ve para kazandıran birer şirkete ve yüksek
giderlerini yüksek gelirler ile dengelemeye çalışan mekanizmalara dönüşmektedir.
Bu döngünün gelir noktasının esaslı aktörünü oluşturan taraftarlar, kendilerine
yüklenen bu tüketme görevini ifa ederken, bunun yeni giderler için bir kalem
olduğunu düşünmemektedirler. Dolayısı ile taraftarlık kimliği tüketmekle
ölçülürken, yapılan her bir harcama daha fazla harcamayı tetiklemekte ve
kulüpleri çıkmaza sokmaktadır.
Futbol kulüpleri
girdikleri bu mali çıkmazı, kulüpten hiçbir çıkarı olmayan taraftara ödeterek,
sistemin içindeki tek amatör kitle olan taraftara, para kazanan sistemin diğer
tüm öğelerini bazen futbol keyfi bazen de aşkı yüzünden finanse etmeyi bir
zorunluluk olarak dayatmaktadır. Müşterileşen taraftar takımıyla olan bağını iyiden
iyiye cüzdanıyla ifade etmeye başlamakta, bunu reddeden veya buna gücü yetmeyen
taraftarlar ise sistemin dışına atılmaktadır. Özünde adil bir oyun olan futbol,
giderek paranın ve iktidarın hegemonyasında bir orta oyunu hüviyetine
bürünmektedir.
İşte bu orta
oyununda seyirci olmayı istemeyenler olarak tam da burada duruyoruz. Bu tüketim
canavarını besleyerek büyütüp yeni harcamalara davetiye çıkartmadan, her
kulübün kendine has kültürünün korunarak, değerlerinin üzerine inşa edileceği
bir yapıda varolmayı umuyoruz. Kulüplerin şirketler olarak pazarlandığı, alınıp
satıldığı ve iktidar sahiplerinin kulüpleri kendi keyiflerine göre dizayn
ettikleri bir düzende taraftarlar hangi tutkunun peşinden koşabilir ki? Biz farklı bir tutkunun peşine adadık
kendimizi. Adil, değerlerine sıkı
sıkıya bağlı, herkesin katılımcı
ve dahası söz sahibi olduğu bir rüyayı elbirliği ile gerçeğe dönüştürmek için
kolları sıvadık. Futbolun yalnızca
toplumların ve ekonominin afyonu olmadığı, bilakis hayat mücadelesinin ta
kendisi olduğunu düşünüyor ve sizi de bu mücadeleye çağırıyoruz. Gelin birlik
olalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder